Bugün fanusumuzdan çıkan film çok sevdiğimiz yönetmen Wes Anderson’dan 2001 yapımı “The Royal Tenenbaums”, Türkçe adıyla “Tenenbaum Ailesi”. Filmin kadrosu sevilen isimlerle dolu, Gene Hackman, Anjelica Huston, Ben Stiler, Owen Wilson, Bill Murray ve tabiki filmin yıldızları Gwyneth Paltrow ve Luke Wilson.
Tek tek dağılan Tenenbaum ailesinin, herkesin kendince nedenleriyle eve geri taşınarak bir araya gelmesi ve hepsinin geçmişleriyle hesaplaşmalarını, tekrar aile olmaya çalışmalarını anlatıyor film.
Filmdeki her karakterin kendine özgü özellikleri var ve oyuncular üstesinden çok iyi gelmişler. Gwyneth’in boş bakışlarıyla az ve öz konuşarak anlatılması gereken her şeyi anlatması, Bill’in sadece bakışlarıyla bile bir çok şeyi anlatması, Anjelica’nın histerik halleri, Owen’ın ilgi açlığı... Film hakkında düşündükçe oyunculara hayranlık da artıyor.
Wes Anderson’ın söylediğine göre senaryonun ilk halinde filmde daha çok karakter varmış, ev Japon başkonsolosluğunun yanında kurulmuş, içinde ikiz karakterler varmış ve bunun gibi bir sürü şey. Karakterleri çıkarmak zorunda kalmış Anderson ama Japon konsolosluğu yerinde kalmış, demek ki Wes Anderson’ın hayal dünyasına uyum sağlamış. Hatta filmin önemli sahnelerinden birinde bu konsolosluk, küçük Japon bahçesiyle filme konuk oluyor.
Hiç şüphesiz ki Wes Anderson, benim için sayısı bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar az olan yönetmen saplantım içinde başı çeken yönetmen. Bütün filmlerini su gibi içmiş ve çoğunu birkaç kez izlemiş biri olarak benim için The Royal Tenenbaums'un yeri apayrı.
YanıtlaSilBir kere film Wes Anderson'daki OCD'nin -ki bilen bilir ben de aynı hastalıktan muzdaribim ve belki de bu yüzden kendisini bu kadar seviyorum.- had safhaya çıktığı filmdir. Aynı obsesyonu bir de Fantastic Mr. Fox'ta yakalayabilmiştim sanırım. Muhtemelen de bu yüzden en sevdiğim Wes Anderson filmi Fantastic Mr. Fox'tur.
Japon konsolosluğu hakkındaki detayı yakalamış olman hoşuma gitti. Film hakkındaki her ayrıntı gibi bu da özel bir dip not. Yine de bu filmi anlatmaya paragraflar yetmez diye düşünüyorum.
Belki başka bir Wes Anderson filminde, daha uzun bir yazıyla yeniden karşımıza çıkarsınız.